Üç Bardak Çay
- MAYIS 9, 2020
- 0
- 1

Biliyorum! Biliyorum, seninle bir gün karşılıklı üç bardak çay içeceğiz. Her bardak çayın anlamı, kokusu, tadı farklı olacak.
Alelâde bir çay bahçesinde oturacağız. Karşımızda Kız Kulesi; zarif ve ulaşılmaz. Garson gelecek yanımıza “ ne alırsınız?” diyecek. Onaylar gibi gülümseyip gözlerini kapatacaksın, ben “çay” olduğunu anlayacağım. İsteğimizi alan garson aceleyle ayrılacak yanımızdan. Masada yalnız kalınca elin, kolun vücudunda fazlalıkmış gibi gelecek, nereye koyacağını bilemeyeceksin. Masaya koyacaksın önce; zarif parmakların tek tek ve ahenkle dokunacak masa örtüsüne. Birbirine bağlayacaksın olmayacak, bir elinle diğer kolunu tutacaksın yok. En son elini çenenin altına koyup denize bakacaksın utanarak. Ben çekinmiş, yanakları kızarmış bu genç kızı seyredeceğim hayranlıkla. Mevsimlerden bahar, hava tam ısınmamış olacak. Lakin lodos esecek ılık ılık, saçlarına dokunacak. Rüzgâr olmak isteyeceğim.
Garson çocuk çaylarımızı getirecek ve bizim hikâyemiz başlayacak. Bu masaya oturana kadar ki hayatını anlatacaksın bana ilk çayda. Bazen gülümseyeceksin aklında kalan güzel anıları anlatırken sonra kızacaksın henüz affedemediklerini hatırlayınca. Muzip muzip kıkırdayacak dudakların, çocukluk yaramazlıklarından konu açacak. Okuduğun kitaplardan, sevdiğin şiirlerden, gezdiğin yörelerden bahsedeceksin. Bayramlarda nasıl şeker topladığını, ilk bisikletini deden alıp gelince nasıl boynuna sarıldığını, okulun ilk günü hemen aşı yapacaklar zannedip korktuğunu, en sevdiğin arkadaşınla mektuplaşmanı, kuşun Boncuk’un sen gelince ötmeye başladığını, anneannenin vefatında nasıl üzüldüğünü anlatacaksın. Ben dinleyeceğim seni pürdikkat. Gözlerimde sade sen ve Kız Kulesi. Neye mutlu olduğunu, kızdığını, kırıldığını kazıyacağım aklıma.
Bütün bunları anlatırken öyle dalacağım ki sana, soğuk çayı hiç sevmesem de içeceğim farkında olmadan. Garson çocuk yanımızda belirecek tekrar. “Tazeleyeyim mi ağabey?” diyecek, başımı sallayınca yine aceleyle ayrılacak yanımızdan.
Gözlerinin içine bakıp, hafif boynumu eğip “seni çok bekledim” diyeceğim ve garson ikinci çaylarımızı getirecek. Artık geçmiş yok, şimdi var. “Nerede kaldın?” diye sitem edeceğim sana. Oysa biliyorum ki gözlerini dünyaya açmandan bu yana her şeyin bir vakti vardı. Kitaplar, şiirler, yollar, otobüsler, üzüntülerin, sevinçlerin, inatların, kabullerin hepsi seni bana getirdi. Ama dün değil, yarın değil; bugün, bu saatte, tam da burada…
Kuşlar gelecek yanına, minik serçeler. Merhametlidir senin yüreğin, simidinden parça parça böleceksin onlara. Çay bahçesinde yeni bir türkü çalmaya başlayacak. “Değdi saçlarıma bahar küleyi/ Nazende sevgilim yâdıma düştün/ Her erin bahtına bir güzel düşer/ Sen de tekçe menim adıma düştün/ Nazende sevgilim yâdıma düştün “ diyecek, bu şarkı bizim olacak. Bu anı yaşayacağız seninle, şimdiki zamanı hem hiç konuşmadan. Fark edeceğim ki insan konuşmadan da anlaşır sevdiğiyle. Derken yine içilecek çaylar ve tekrarlanacak aynı sahne.
Son çay… Daha garson çaylarımızı getirirken gözlerin parlayacak ışıl ışıl. Gözlerin geleceğe umutla bakacak. Hayalleri seversin ama boş hayallerde yaşamazsın sen. Pembe panjurlu evlerden bahsetmeyeceksin mesela. Dertsiz, tasasız olmayı beklemeyeceksin. Ne güzeldir senin yüreğin; “dertte de sıkıntıda da hep beraber olalım yeter ki nice engelleri aşarız, baktık aşamıyoruz yanından geçeriz” diyeceksin gülümseyerek ve ben seni bir kez daha seveceğim. Okuyacağın kitaplardan, görmek istediğin yerlerden, gelecekte olmak istediğin “sen”den bahsedeceksin.
Şimdilerde henüz neredesin bilmiyorum. Belki uzansam tutarım ellerini belki aramızda dağlar var aşılası. Kim bilir belki aynı kaldırımlarda ayak izimiz… Aynı otobüs götürdü varacağımız yere. Aynı durakta bekledik. Bir kitabı okurken aynı yerde gözlerimiz doldu, bir filmde aynı yerlere güldük. Gören gözler âmâ olur bazen, diller lâl. Anlıyorum ki hepsinin bir vakti var.
Biliyorum seninle bir gün karşılıklı üç bardak çay içeceğiz. Alelade bir çay bahçesinde… İlk çayda geçmişi, ikincide şimdiyi son bardakta geleceği konuşacağız. Demi gözlerin olacak, şekeri muhabbetin ve ben seni her bardakta daha çok seveceğim.