Radyoda Şarkı

Havva Akel
Radyoda Şarkı

Yıllar sonra radyoda dinlediğim şarkı beni okul yıllarıma yani ona götürdü. Unuttuğumu sandığım tüm hisler karlar içindeki kardelenler gibi bir şarkıda gün yüzüne çıktı. Kalbim…  Kalbim…  Ritmi nasıl değişir ve bir an her şey nasıl ona dönüşür?  Yol, sanki maziye dönmemi ister gibi bir yolculuğa mı çıkaracaktı beni? Ama bu defa olmaz, kabul etmiyorum. Böyle yolculuk yapmayacağım, reddediyorum!

Şarkının büyüsüne daha da kapılmadan hemen durdum. Böyle araba kullanılmaz, yollar dalgınlığı affetmez! Hemen sağa çektim. Arabadan inip etrafa bakındım. Yakınlarda bir istasyon ya da dinlenme tesisi yoktu. Gerçi, git gel biliyordum buraların tenha olduğunu ama yine de bakınmıştım istemsizce. Arka koltukta duran seyyar buzluktan bir pet şişe aldım başımı enseme kadar ıslattım. İki kapı da açıktı şimdi. Radyoda şarkı hala devam ediyordu ve ben kapatmak için hiçbir eylemde bulunmadım. Elim gitmemişti kapatmaya. Gidebileceğim bir yer olsa ben koyup gidecektim. Hatta iki üç metre uzaklaşmıştım bile. Ellerim belimde, güneş tepemde derin derin nefes alıp verirken bir yandan da söyleniyordum: Bitiyor bitiyor bitti. Ohhh! Radyodan sunucunun sesini duymaya başlamıştım ki, bir araba durdu yanıma bir sorun olup olmadığını sordu. Hava almaya çıktığımı sorun olmadığını söyledim. Arabada olmasa da bende bir sorun olduğunu anlamıştı, kesin. Tuhaf bakışlarıyla beni süzdükten sonra selamlayıp yoluna devam etti. Ben sana ne diyebilirim ki arkadaş! Benim gönül meselem yurdumun meselesi olmadan tekrar yollara düştüm. Bu sefer radyo değil, kendi listemdeki şarkılar eşlik ediyordu bana.

Akşam güneşiyle şehre ulaşmıştım. Hemen güzel lokantaların olduğu sokağa yöneldim. Ne kadar iştah kaldıysa artık!  Her zaman gittiğim lokantanın önüne duracaktım ki, artık eski alışkanlıklardan kurtulmaya anıları özgür bırakmaya yeni başlangıçlar yapmaya karar verdim. Küçük bir adım olarak da -gerçi 180 derece oldu- lokantanın tam karşısında duran yere çevirdim direksiyonu. Umduğumdan güzeldi burası, daha tenha ve ferah. Yanıma gelen garson çocuğa da sipariş vermek yerine tavsiyesini sordum. Önerdiği yemeği sorgulamadan kabul ettim. Güzeldi de.

Artık gün yerini geceye bırakıyordu. Pencere kenarında görebildiğim kadar uzağa bakmaya son güneş ışığını yakalamaya çalışıyorum. Hafiften rüzgarın sesi çalınıyor kulağıma. Sonra fark ettim ki, burada da radyo açık, sesi kısık olsa da. Bir tebessüm… Bir durgunluk…  İçimde yeniden doğacak güneşe selam.

Bu içeriğe emoji ile tepki ver
7 kullanıcı tepki verdi
Bunlar da ilginizi çekebilir
Benzer yazıları okuyabilirsiniz.
 
Hikâyenin Başa Sarmasıdır
  • ARALIK 17, 2020
  • 832 görüntülenme
 
Gayya Kuyusunda Aşk
  • AĞUSTOS 23, 2020
  • 1205 görüntülenme
0 Yorum
Yorumları okuyabilir ve cevaplayabilirsiniz.

Yorum Yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlendi.