Belki
- OCAK 22, 2019
- 2
- 1
Sevmek ve sevilmek denilen iki kutsal duygu insan ömrünün dengesi, düzeni olur. Öyle ki, halkın ağzına pelesenk olmuştur, sevdiğin kadar sevilirsin vecizesi. Bu durum müthiş bir uyumun eseridir, asla yanlış göstermeyen bir terazinin kefelerine benzer; sevmek ne kadar ediyorsa sevilmek de o kadar eder muhakkak. Adil bir düzen şaşmaz, değişmez… Sahiden öyle mi? Bu terazi için hangi sıfat daha yerinde olurdu: yanlış göstermeyen yahut yanlışı göstermeyen?
Sevdiğin kadar sevilirsin. Çoğunluk burada neyi kastetmek istemiştir? “Yüreğine mukabil bir yüreğin sevgisi ancak seninki kadardır” mı veya “bu durum iki kişilik değildir de bütün beşeriyete duyduğun kadardır beşeriyetin sana duyduğu sevgi” mi, bire bir yahut başa baş değil. İlkinde şahsın kim olduğu, sonrakindeyse sevginin miktarı, niceliği mühimdir.
Hisleri, tüm dengesini, düzenini yıkarak failini karmaşık ruh hâllerine sürüklüyordu.
Nuran gündüzleri onun hakkında ufak da olsa bir şeyler öğrenebilmek için zihniyle mücadele verir, yüksek ihtimalle bu mücadelede yenik düşen taraf olurdu. Yaptıkları son derece tutarsızdı, en başta kendisi bunun farkındaydı fakat sürükleniyordu kalbindeki kayışı kopmuş iplerin ardından. Nuran’ın adının, sanının, varlığının bilincinde olmayan bir adama karşılık bu adamı en ince ayrıntısına kadar bilme arzusuyla yanıp tutuşan, sevgiye aç ve muhtaç genç bir kadın…
Sevmek, sevilmekten yüz elli dirhem fazla geliyordu onun yüreğinde. Yürek terazisinin dâhi dengesini altüst etmişti bu sonu tahmin edilemeyen aşk. Şüpheler, nedenler olmasa vazgeçecek devam ettirmeyecekti, bu karşılıksız olduğu muhtemel sevgiyi. Geçen gece yazdığı mektupta ona kim olduğunu söyleyip iki sene evvel yaşadıkları bir anı vesilesiyle kendini hatırlattığında niçin hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmıştı? İtirafından ötürü kızmış olsaydı, her yerden silerdi. Nuran’ın zâtını gizleyerek yazdığı mektuplarını daha fazla görmek istemez bunun için faaliyete geçerdi. Umurunda olmasaydı yine silerdi önem vermezdi kalbinin kırılıp kırılmayacağına. Galiba sadece üzülmüştü bunu öğrendiğinde. Hislerini karşılıksız bıraktığı için mahcubiyet duymuştu. Üzülmüş ve ne yapacağını bilemeden, hiçbir şey yapmamanın en iyisi olacağı kanaatine varmıştı.
Bazen zihninde henüz keşfedilmemiş diyarların ismi yankılanır henüz yapılmamış icatlar canlanırdı gözünde. Çünkü aşk insana icatlar yaptırırdı: Keşke birkaç dakikalığına onun zihninden geçenleri duyabilsem, birkaç dakikalığına yanında durabilsem o beni görmeden, şimdi kiminle, ne yapıyor, ne hissediyor? Benden gelecek ucu yanık mektuplar umurunda mıdır? Oturup birkaç dakikalığına beni düşünmüşlüğü var mıdır? Birkaç saniyeye de razıdır oysa. İşte böyle düşüncelere dalmışken bulur kendini. Hâlini, şu düştüğü vaziyeti gözden geçirdiğindeyse kendine kızarak başka düşüncelere dalar: Hani aşk yüce bir duyguydu? Gecesini, gündüzünü, neşesini, huzurunu çalıyordu usul usul. Ele geçiriyordu neyi varsa. En çok da ikinci defası olmayan zamanını. Aşk yüce bir duyguydu madem ben niçin yerdeyim, en dipteyim diye soruyordu kendine. Şimdi bir mektubuna bakardı her şey. O çağırsa giderdi, dur dese kıpırdamazdı hiçbir yere. Sevme dese? İşte yapamayacağı tek şey buydu.
O senelerdir gönlünü meşgul ediyor, belki de hak etmediği kadar seviliyordu. İş o raddeye gelmişti ki Nuran ona duyduğu sevgiyi kıskanıyor aklını dinleyerek kendi gönlünün hakimiyetini ele almaya çalışıyordu: Sonunda bir başkasının mutluluğu olacaktı belki de. Bir alyans görecekti parmağında O’nun. Ve başka bir kadın olacaktı yanında. O kadın ben olurum niyeti ve isteğiyle sevmeye devam etmek: Küçük ihtimaller hatırına acı çekmek, yıpranmak aşka yaraşmazdı. Sevda dimdik, ayakta yaşanırdı. Benimle yaşlanır mı? Bana dair kalbinde küçük de olsa kıpırdanışlar var mı? İstikbâlimizi bir görebilsek birlikte mi ayrı ayrı mı? Bilmemek acıtıyordu canını. Şimdiyse bulanıklıkları ortadan kaldırmanın tek bir yolu vardı: Bulandırana sormak, üzücü de olsa doğru cevabı metanetle alabilmek asıl kişiden. Bir mektup daha yazdı. Bu defa her defasından farklı olarak ucunu yakmadı.
Teşekkürler.
Yorum YazınE-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlendi.
muazzam