Baki Kalan-2

Kübra KAYAN
Baki Kalan-2

Bilirsin. Bazen ağzımızdan çıkan iki üç cümle bütün gün zihnimizi oyalar durur, kasvete boğar özgür yanımızı. İşte tek bir farkla içinde bulunduğum hâlin özeti bu…

İçime dert olup duruyor sana söyleyemediklerim. Hapsolmuş cümleler, gün yüzü görmek istiyorlar. Nihayet, konuşursam heyecanıma yenik düşeceğim için sana yazmaya karar verdim. Yazdım çünkü aramıza mesafeler girdiğinde seni hatırlayamıyor gibi oluyorum. “Bana yabancı mı bu yüz?” diyorum. Neden diye soruyorum kendime. Bir güzel tartıyorum kafamda ve şunu buluyorum: Meğer inanamadığımdanmış; mahallenin, hastanenin, zamanın seni bana iletmiş oluşuna. İlah’ın cömertliğine şaşırıp duruşum bu yüzdenmiş. Mesafeler gitgide yok olmaya başladığındaysa öylesine tanıdık geliyorsun ki anlıyorum nasıl da alışmışım sana. Çocuk ağzımla “anne” den hemen sonra gelmiş gibi adın, Leyla.

Bana gelişinin güzelliğini düşünüyorum gündüzleri, geceleri. Uzun zaman aynı muhitte yaşamamıza rağmen birbirimizden haberdar oluşumuzun belli başlı bir öğlen saatine vuruşunun gizemine takılıp duruyorum. 

O ilk an duruşundaki asaletin, bakışlarındaki kararlılığın altında nasıl da ezilmiştim, nasıl da düş düşkünü oluşuma kahretmiştim. Hayallerin bin bir kuyruklu kedisinin peşinde melül melül dolaşan ben, büyük adam olmayı unutuverdiğimi fark etmiştim. 

Evet, hayallerimin yanında gerçekleşmeyi bekleyen hedeflerim bulunuyordu hep. Hatta bunlardan birini gerçekleştirmek isterken gönderildin bana. Yine de… Sana şunu söyleyebilirim ki küçük emellerin küçük insanı olan, aklında her ne varsa düşlerine saklayan ben, sayende perdelerimi açtım ve gerçekleştim, billurlaşabildim.

Hayatlarımıza dokunan, bizi çekip çeviren amcamız, altını çizerek okuduğumuz bir kitap gibi kaldı dimağlarımızda. Bizden ayrılmadan evvel bir kiraz tohumu atmıştı mahallenin tazecik toprağına. Nasıl ki toprağa tohumu atan onun elleriydi, üzerini örten, sabırla çatlamasını, fidan olmasını bekleyen onun yüreğinin harcıydı; şimdi yenen her kirazda onun şefkati, inancı, emeği dokunuyor toprağın üstündeki bizlere. 

O gayesini gerçekleştirip göçen bir emektardı. Zamana noktasını koyup gitmeyi öyle güzel başardı ki layıkıyla ömür sürememekten çekinir oldum. Nihayetinde sana kendimi açmaya karar verdim bütünüyle. Demek istediğim şu ki onun ölümünden sonra yaşamaya geç kalmaktan korkar oldum ve bir yerlerden başlamaya niyetlendim. Çünkü bu tohumu atan senin ellerindi. Üzerini örten, sabırla çatlamasını, fidan olmasını bekleyen senin yüreğinin harcıydı. Aslında çoktandır dokunuyor yüreğime rengin. Geçe bıraktığım, cesaret edemediğim için beni bağışla. O zamanlar ruhum toyluğunu sürüyordu. Beklediğin olgunluğu gösteremedim, biliyorum ve ördüğüm duvarları yıkarken, yanımda ol istiyorum. Ruhumun toyluğuna denk geldiğin zamanlardaki gibi beni anla ve artık büyümüş olduğumu gör istiyorum. Bu arada şunu da söylemeden edemeyeceğim: 

Aslına bakarsan birini sevmek öyle çocukça geliyordu ki bana. Senin de böyle düşünüyor olmanı ummuş, umduğumu bulamayınca duvarlar örmüştüm. Bunca hırsızlığın, kıtlığın, hastalığın, yiten hayatların, biten ümitlerin arasında dünya aşkı yaşamak için doğru bir mekân değil diyordum hep. Sonraları aylaklığımın tuttuğu bir vakitte çöplüğün kenarından geçerken gözüme bir şey ilişti. İnce, kırmızı bir goncaydı bu. Bulunduğu mekâna öylesine yakışmıyordu ki söküp alasımı getirdi. Düşündüm de her türlü zorluğun üstesinden gelecek olan güzeldi, sevgiydi, aşktı. Nasıl ki hayata yeniden başlamaların eşiğinde, hastalığın ileri derecelerinde, kıtlığın ortasında dâhi sevinebiliyor, üzülebiliyor, hatta şaşırma kabiliyetimizi yitirmiyorsak aşk da bunların yanında yaşayabilmeliydi: Pisliğin, darmadağınıklığın arasında açan gonca misali. 

Umarım kendimi sana layıkıyla açabilmişimdir. Sence de yerine yakışmadığı sanılsa da iyileştiren, mekânı hatırı sayılır kılan aşkın, sevginin varlığı değil mi? Yüreğin bu hatırın hatırına beni yeniden anlayabilir, sevebilir mi?

Not : Bu yazı, sitedeki “Baki Kalan” öyküsünde doğan güneşin ışıltılarıyla yazılmıştır.

Bu içeriğe emoji ile tepki ver
5 kullanıcı tepki verdi
Bunlar da ilginizi çekebilir
Benzer yazıları okuyabilirsiniz.
 
Hikâyenin Başa Sarmasıdır
  • ARALIK 17, 2020
  • 833 görüntülenme
 
Gayya Kuyusunda Aşk
  • AĞUSTOS 23, 2020
  • 1205 görüntülenme
0 Yorum
Yorumları okuyabilir ve cevaplayabilirsiniz.

Yorum Yazın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlendi.