Baharda Bir Rüya
- HAZİRAN 12, 2019
- 0
- 1
Güneşin huzmesi perde aralığından sofaya düşmüş, kimseden izin alma zahmetinde bulunmamıştı. Bir aralıktan içeri sızmayı başaran bu huzme, insanın içine mutluluk hünerine saklanmakta pek cüretkâr, pek bir mahirdi. Görenleri eski bir masal yolculuğuna çıkarmak için tüm vakarıyla yakarıyordu sanki. Bu talepkârlığına izahat getirmek istercesine beni pencere kenarına sürüklemişti bile. Perdeyi araladım, ahşap ve küçük bölmelere ayrılmış pencereyi yukarı kaldırıp düşmesin diye engelini taktıktan sonra seyre daldım. Baharın şarkılar söyleyerek geçtiği yerlerde ağaçlar çoktan uyanmış, çiçeklerini sunmaya başlamıştı. Bahar beni farklı bir ruha büründürmüştü. Bir şeyler yapmak istiyor ama ne yapacağımı bilemiyordum. Uyanan tabiatla beraber ruhum da uyanmıştı. Bahar sadece mekânı değil, ruhumu da yeşillendirmişti sanki. Kuşlar en güzel şarkılarını benim için söylüyordu. Böyle güzel havalarda yapılacak en güzel şey onların sesine kulak vermekti. Gözlerimi kapattım ve iyice seslerine odaklandım. Hafiften esen rüzgar, ağaçların yapraklarına vuruyor ve tılsımlı bir sese şahit ediyordu beni. Neden sonra gözlerimi araladım. ”Karşı tepeye çıkmak ne de güzel olurdu,” diye geçti içimden.
Ceketimi aldığım gibi çıktım yola, hızlı adımlarla ilerliyordum ve nihayetinde tepenin en üst noktasına varabildim. Epeyce yorulmuştum ama ayaklarımın altına serilmiş manzarayı görünce yorgunluğum silinip gitmişti. Karşımda hiç olmadığı kadar mavi ve net görünen ufuk, bana selam verirmişcesine usul usul ilerliyordu. Az önce içinde olduğum her yerin şimdi dışındaydım. -Hayatımda muhâkemeye gerek duyduğum zamanlarda, her şeyi böyle görebilsem ne de güzel olurdu.- Bir iç rahatlığı… Farklılıklar, sistemler, münasebetsizlikler ya da münasipliği tartışılanlar… Hepsi silinip gitmişti aklımdan!..
Her yeri uzaktan seyrediyordum, kendi evimi bile. İşte!.. Az ileride biri dama çıkmış elmaları düşürmeye çalışıyor, yanında küçük bir çocuk var, dedesini bekliyor. Belli ki, sıkılmış. İleride saklambaç oynayan çocukların yanına koşacak ve belki oyunun en güzel yerinde annesi çağıracak. Ayşe Teyzeninse misafirleri var ve muhabbetleri koyu, yine geçmişe gitmiş belli ki, yokluk zamanlarından, nasıl yetim kaldığından bahsedip sonra yine haline şükrediyor. Çizgili yüzünden süzülen gözyaşlarını çemberine siliyor. Bir anda uzaklardan bir ses yankılanıyor kulaklarımda, ”artık gitme vakti!”
Gözlerimi açtığımda kendimi pencere kenarında kuş seslerini dinlerken buluyorum.