Ardımda Kalan
- ŞUBAT 25, 2019
- 0
- 1
Kış günü baharı hissettiren bir güne gözlerini açmıştı, evine misafir olmak için direten güneşi perdelerini açarak kucaklamıştı bile. Böyle güzel havalarda yapabileceği pek çok şey varken geç saatte kalkmanın mahcubiyetini hissetti. Havalardan olacak, bugün içinde hiç bilmediği bir neşe vardı. Vardı var olmasına ama uzun sürmedi. Bir iki gün sonra bu güzel mahalleden çok uzaklara taşınacak olması zihninin bir köşesinde durmuş, neşesinin yol almasına müsaade etmiyordu, gitmek derdi sarmıştı bir kere onu. Kendi hâline şaşırdı. Birkaç dakika önceki o güzel hissiyatı nasıl bu kadar kolay kaybedebildiğine şaşırdı. Birbirine tezat bu iki duygu aslında ne kadar da yakındı. Hüznü gelmiş ve tüm neşesine savaş açmıştı. Varlığındaki ateş mi suya, su mu ateşe hükmedecekti? İşte bu soru tüm kafa karışıklıklarının başlangıç noktasıydı belki de.
Yine de bu güzel günde bir şeyler yapmayı diledi. Evde kaldıkça hatıralar üstüne geliyor, göğsünde ince bir sızıya sebebiyet veriyordu. En iyisi Ayşe ile deniz kenarına inmekti. Deniz hep güzeldir ama böyle havalarda daha güzel olurdu. Biraz hava alır, akşamın renginin denize düşüşünü seyreder, sonra da dönerlerdi. Hazırlandıktan sonra dışarı çıktı ve kapıyı kitlemek üzereyken bu kapıyı son kez kapatacağı günü düşündü. Kim bilir ne kadar üzülecekti ya da bugünkü kadar üzülmeyecekti. Hep öyle olur zaten o anı düşünmek daha zor olur yaşarken duygularınla yüzleşirsin, bir zaman sonra her şeye alışırsın. Merdivenlerden usul usul iniyor ve her inişinde bir çıkışı aklına düşüyordu. Bu merdivenlerden çıktığı sıradan günlerin bile aklında yer bulacağını ummazdı doğrusu.
Ayşe hep geç kalanlardandı, belli ki yine bekleyecekti burada.Onunla da bu mahallede tanışmıştı. Kısa sürede çok iyi arkadaş olmuşlardı. Ayşe her insanın güvenebileceği samimiyette biriydi, kimsenin kalbine kastı olmazdı. Belki de bu yüzden çok çabuk ısınmıştı ona. Ne kadar şanslıyım diye düşünürdü hep, hayatının bir noktasında bu kadar güzel bir insanla karşılaşmıştı. Hoş yaşadığı yerde Ayşe gibi yüreği temiz çok insan tanımıştı. “Taptuk Emre’nin güğümünü sabah erkenden kalkar Yunus ısıtırmış. Bir gün geç uyanmış ve ateş yakmaya vakit bulamamış, hâl böyle olunca almış güğümü kalbine bastırmış. Onun kalbinin sıcaklığı güğümü de ısıtmış.” İşte bu insanlarda bu sevgiyi görürdü Nergis; duyguların hâlisliğini, mükâfatsız ve hakikâtli hislerin ne kadar güzel olduğunu görürdü. Nihâyetinde Ayşe gelmişti. Biraz sonra deniz kenarına vardılar. Nergis,dertlerini denize döküp ondan avutucu bir dokunuş almak istiyordu. Ayşe’nin muhabbeti denizden esen hafif rüzgârla birleşiyor ve gönlünü ferahlatıyordu.
Artık gitme günü gelmişti. Nergis burada kimi tanıdıysa elinden geldiğince vedalaştı, helâllik istedi. Her vedalaştığı kişide ayrı bir hikâyesini buluyordu. Kalbini soğuk tutmaya çalışsa da bu konuda pek becerikli sayılmazdı. Arabaya binmeden önce ardına dönüp bu çok sevdiği mahallesine son kez baktı.
Hoşça kal beni büyüten sokak… Hoşça kal çocukluğum!