Romantik Devrimci Nazım Hikmet Ran, Vefatının 56. Yılında Anılıyor
- HAZİRAN 3, 2019
- 0
- 0

“Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
âşikare,
yağmur misali?”
Unutulmaz şiirler, oyun, roman ve anılarla hayatımıza iz bırakmayı başarmış bir usta. Sadece eserleri ile değil, siyasi düşünceleriyle de akıllara mıhlanmış, namı diğer; ‘’romantik devrimci’’ Nazım Hikmet’in ölümünün üzerinden 56 yıl geçti. 3 Haziran 1963’de şiirlerine veda eden usta şair, bugün şiirlerinde olduğu gibi tevazu ile anılıyor. Onun sade anlatımı elliden fazla dile çevrilerek tüm dünyayı kuşatmayı başardı, aldığı ödüller ise sürgünleri kadar fazla. Defalarca tutuklansa da şiirlerinden -ümitlerinden- düşüncelerinden vazgeçmemiş. 1951 yılında Türkiye Cumhuriyeti, Nazım’dan vazgeçmiş, onu vatandaşlıktan çıkartmış olsa dahi…. O; “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim,’’ derken, bu karar ancak hayata veda ettikten 46 yıl sonra iptal edilmiştir. Sadece yaşadığı dönemi değil, ondan sonrakileri de etkilemeyi başarmış, iiirleri birer birer bestelenmiş, dillere pelesenk olmuştur. Cem Karaca, Zülfü Livaneli, Ezginin Günlüğü gibi sanatçılar tarafından şiirleri yorumlanmıştır. Bugün onu bir kez daha şiirleri ile anıyoruz.
“Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.”