Olasılık
- KASIM 30, 2018
- 0
- 2

Kelimelerin yetersiz kaldığı bir anlatma arzusuyla, hayatın kısalığından söz edebiliriz.
Her zaman bize sunulan hayatı daha anlamlı ve daha yaşanılabilir kılmaya çalıştık, yaratıldığımız günden bugüne bizim işimiz buydu; hayatta kalmak. Yaşamımızı idame ettirirken en güzel yanlarımızı sergiledik. Bu yaşamımızın daha katlanılabilir olmasına yeter mi, bilinmez ama o hayat gayesidir ki, farklı olduğumuzu kanıtlama isteğiyle atılır çoğu zaman ona doğru adımlar. Evren sana: “Bir tanıma ihtiyacın var,”der, milyonlarca olasılığın arasından sen galip gelip, düşersin bir ananın rahmine. İlk kalp atışı, ilk kıpırtı ve sonra gelir zamanı, çatlamış yumurtadan çıkan tüysüz, savunmasız civciv gibi gözlerini açarsın, ilk nefes ilk ses ve sen… Dört milyar yaşındaki yıldızının ışığına sığınmış gezegene kısacık bir yaşam için gözlerini açtın .
Doğduğumuz gün, bize bir isim verilir, bunun yapılmasının amacı nasıl bir insan olmamız gerektiğinin tohumlarını atmaktır. Her ismin bir manası, hizmet ettiği bir otorite bu otoritenin sistemsel bir yapısı vardır. Bu yapıya göre sizi ayıran en önemli faktör, isminizdir. Sonra varlığımızın dünyada savrulan ilk yankısıyla yarış başlar. Bize, diğer tüm ihtimallere karşı koyabilme tutarlılığı bahşedilmiş olmasına rağmen içimizdeki sahip olma arzusuna yenilip belli kazanımlar için savaşırız bu yarışta. İnsan o kadar uzun zamandır asla kendisiyle bir bütün olamayacak olan, gelip geçici şevklere mazhar olmak için koşullandırdı ki kendini, artık gerçek doygunluğun ne olduğunu izah edebilecek kimse yok denecek kadar az.
Tam anlamıyla istediklerini elde edebildiğin oldu mu hiç? Tamam, dediğin kendi içinde ki doruğa ulaştığın. İçinde bulunduğun mekanizmaya güç katmayan bir şeyi aldığın oldu mu? Sen söyle. Seni diğerlerinden ayıran ismin mi sahiden, geçici arzular yolunda verdiğin savaşta payına düşenler mi? Seni diğer milyonlarca olasılıktan ayıran şeyin ne olduğunu hiç düşündün mü? Mayalanırken fark etmez insan, sahip olduğu tek şey köleliğidir.