Mistik Bir Şair: Âsaf Halet Çelebi
- NİSAN 11, 2020
- 0
- 0

Cumhuriyet dönemi şairlerinden en şahsına münhasır kişiliklerinden biri olan Âsaf Halet Çelebi, 1907 Aralık’ında İstanbul’un Cihangir nâmlı semtinde dünyaya gözlerini açtı. Babası eski dâhiliye nezareti şifre kalem müdürü Mehmet Sait Halet Bey, annesi Beyza Hanımdır. Âsaf Halet’in ilk mektebi babası olmuştur. Dört yaşından sekiz yaşına kadar babasından Farsça ve Fransızca dersleri almıştır. İbn’ülemin Mahmut Kemal, babası için: “Erbâb-ı salâh ve dâniştendir,” demektedir. Keza Münevver Ayaşlı da Mehmet Sait Halet Bey’i, “Müthiş bir İstanbul beyefendisiydi, geri geri çıkardı bütün kapılardan, müthiş bir tekellüfle konuşurdu, hiç kimseyi kırmazdı, ”diyerek anlatmaktadır.
Âsaf Halet ilk ve orta öğrenimini Galatasaray Sultânisinde tamamladı. Aynı zamanda Rauf Yektâ Bey ve Ahmet Remzi Dede’den musiki ve din dersleri aldı. Sonrasında Sanâyi-i Nefise Mektebine başlasa da okulu yarıda bırakıp Adliye Meslek Mektebine geçti. 18 yaşına kadar gazel ve rubaîler yazdı. Valery’nin, “Arslanın vücudu, yediği hayvanlardan mürekkeptir,” sözüne binâen babasının Salkımsöğüt Dergâhına, Bedreddin İzzi Efendi’ye mensup bir derviş olmasından kaynaklı Âsaf Halet’in şiirlerinde hep Mevlevî kültürüne rastlanır.
1937 yılı Âsaf Halet Çelebi için bir dönüm noktası olmuştur. Gençlik yıllarından itibaren kendisini sığdırmaya çalıştığı klasik dîvan şiiri üslûbundan vazgeçip içinden geleni anlatmayı arzuladığı tarzda vezin, kâfiye ve kelimelerle yeni bir tarz oluşturmuştur. Şiirinde, kadim uygarlıkların kültürlerinden kelimelere ve kavramlara yer vermiştir. Âsaf Halet, kendine has üslûbu ile şiirde belki de aradığını bulmuştur. Kim bilebilir?
“Ses” ve “Uyanış” dergilerinde yayımlanan garip hareketlerle her türlü görsel ve işitsel ve kapalı anlatımla yazdığı şiirleri ile dikkat çekti. Ayrıca “Şadırvan”, “Hamle”, “Sokak” ve “Servet-i Fünûn” dergilerinde yayımlanan şiirleri ile de hatırı sayılır bir hayran kitlesine ulaştı. Çağdaşı olduğu şâirlerden farklı olarak güncel konular üzerinde durmamış, Anadolu – İran – Hindistan ekseninde mistik ve masalsı bir anlatım ile şiirlerini kaleme almıştır. Âsaf Halet Çelebi, şiirlerinde salt bir Hint mistisizminden ziyâde Doğu ve Batı şiirleri, masalları, halk hikâyeleri, folkloru, eski Mısır ve Asur kültürleri ve İslâm tasavvufunu birlikte işlemiştir. Âsaf Halet Çelebi, kendine has üslubuyla, “Somut bir malzeme ile soyut bir âlem” yaratmıştır. İlk şiir kitabı olan “He”yi 1942 yılında yayımlamıştır. Sonrasında sırasıyla Lâmelif (1945), Om Mani Padme Hum (1953) isimli şiir kitaplarını yayımlamıştır. Ayrıca Mevlâna (1940), Molla Câmi (1940), Naima (1953), Ömer Hayyam (1954) üzerine kitaplar da çıkarmış, Eşrefoğlu Divanı’nı bastırmış (1944), Divan Şiirinde İstanbul (1953) adında bir antoloji de yayımlamıştır.
“om mani padme hum”
Şiir matinelerinde okuduğu şiirler ile nâm salan Âsaf Halet Çelebi, kendine özgü teatral hareketlerle her türlü görsel ve işitsel unsuru kullanmıştır. Eğer içinde Grekçe bir kelime geçen bir şiir okuyacaksa, okuduğu şiiri karşısındaki dinleyiciye hissettirmek için kilisedeki bir papaz gibi hareketler ederek okumakta bir beis görmemiştir. Onun bu kendine has tarzı hayranlık ve takdir toplamakla birlikte şahsına yönelik ciddi eleştiriler de getirmiştir. O eleştirilerden birisi: “Amanın dostlar! Duydunuz mu, gördünüz mü edebiyatımızın başına gelenleri? Sarası tutmuş meczuplar gibi sayıklamalar başladı artık. Hani şu ortaoyunundaki ‘om mani padme hum patküt’ yok mu, bu büyücü tekerlemeleri, yeni şiirin mısra-ı bercestesi diye resimlerle süslenerek mecmua kapaklarına neşrediliyor. Bilmiyoruz ki bu çeşit hezeyanlar hangi kısma dâhildir? Acaba zararsızlardan mı, gömleklilerden mi? Sokakta başıboş gezmelerinde, rast gelip konuşmakta, böyle alay etmekte bir tehlike var mı? Gerçi koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler ama biz edebiyat kuzuları arasında Âsaf Halet Çelebi’ye böyle bir mevki veremeyeceğiz. En iyisi isminden istifade ederek, ‘Çelebi, böyle olur bizde sanat!’ diyelim.” Ona ve şiir anlayışına karşı yapılan eleştirilere karşı Âsaf Halet: “Bizim şiirlerimize istihfaf ve hakâretle bakmayı, kendileri için çıkar yol zannettiler. Bana ‘Vazolu’ ya da ‘Küllü Çelebi’, ‘Bobstyle’ diye ve daha birçok tezyif edici kelimelerle ancak şahsımı kastederek saldıran bu zevâtı kiram ile hiçbir şahsî dâvam ve mücadelem yok. Gene ritim itibariyle nâdiren kullandığım ve maalesef de en ziyâde dedikoduyu mucip olan bir noktaya temas edeceğim. Bunlar bilhassa Mısri kadim, Siddharta, Kilise, Semâ-i Mevlana gibi bir atmosfer vücuda getirmeyi hedef tuttuğum şiirlerimde kullandığım yabancı kelimeler ve formüllerdir. Şimdiye kadar hakkımda yapılan birçok tenkitlere ve itirazlara rağmen, hiç korkmadan ve çekinmeden şiirlerimde mistisizmin büyük rol oynadığını itiraf ediyorum,” cümleleri ile kendini açıklamıştır.
Yaşadığı dönemde tasavvufa ve doğu – batı mistisizmine kapalı olan Türk aydınlarının eleştirileri yakasını hiç bırakmadı. Kendisi gibi soyut şiir yazan Şeyh Gâlip, Ahmet Hâşim, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Necip Fazıl’dan farklı bir noktada duruyordu Âsaf Halet Çelebi. Behçet Necatigil’in de dediği gibi, onun şiiri “hikmet burcunda”dır.
Ömrü boyunca küçük memuriyetler yaptı. Osmanlı Bankası, Devlet Demir Yolları Yol İdaresi, Devlet Deniz Yolları İdaresi ve kütüphane memurluğunda çalıştı. Bu konuda Beşir Ayvazoğlu Türk Edebiyatı dergisinde “Büyük Bir Şairin Küçük Bir Memur Olarak Portresi” isimli bir yazı kaleme almıştır. İlk evliliğini Roza isimli Yahudi asıllı bir kadınla yaptı; fakat evlilikleri uzun sürmedi. Sonrasında çocukluktan beri birlikte büyüdükleri anne tarafından kuzeni Nermin Hanım ile evlendi. 1946 genel seçimlerinde bağımsız İstanbul milletvekili adayı oldu ancak kazanamadı.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü kütüphanesinde görevli iken 15 Ekim 1958 yılına gelindiğinde, edebiyatımızın semâsından bir yıldız daha kaymıştı usulca. Âsaf Halet Çelebi bir daha dönmemek üzere sonsuzluk yolculuğuna çıkmıştı. Giderken ardında bıraktığı “İbrahim” şiiri dergimizin ismine ve sloganına ilham kaynağı oldu. Balta Dergi ekibi olarak okuyucularımızın huzurunda gönlü put sanılıp da kırılan şair Âsaf Halet Çelebi’yi rahmet ve minnetle anıyoruz.