Birisi Bir Ateş Yaktı
- MAYIS 20, 2019
- 0
- 2

Birisi bir ateş yaktı. Birisi külleri toz duman edip içimde bir ateş yaktı! Sonra geçti oturdu karşıma müphem bir sîmâ ile. Gecenin mutlak karanlığı içinde konuşuyoruz. Birisi ve ben, aramızda ateş… Yani ben ve yine ben ve aramızda ateş.
Ben talihimin söndüğünü düşünürken gökyüzünde yıldızlar, nispet edercesine görkemli parlıyor bu gece. Belki de haksızlık ediyorum. Karanlığıma ışığından lütfediyor, beni tamamlıyorlar. Gökyüzü sessizliğin ahengine bürünmüş, tüm güzelliğiyle beni izliyor. Hiç olmadığı kadar güzel… O hassas anı mı yakaladım, yoksa uzun zamandır gök kubbenin güzelliğine alışıp görmeyi mi unuttum? Ne tuhaf, her şeyi kolayca bulup öğrenebildiğimiz bu çağda görebilmeyi bir türlü öğrenemiyoruz.
Kaçıp gelmiştim sessizliğe, yalnızlık özlemiyle… Şimdi ise kalabalığa hasret duyuyorum. Şaşılacak şey! Yalnızlık ruhumu kendi rengine boyuyor. Yankılanan bir eksiklik hissi varlık buluyor kâinatımda. Neyse ki, dünyamın içinde mutlak bir yalnızlığa mahkum değilim. ”İnsan insanın yurdu mudur, yoksa kurdu mudur?” tartışılır ama aklıma şu vaziyetteyken tek bir soru geliyor: İnsan neylesin insansız? Hz. Âdem’in dayanamayıp kendi gibi bir varlığın yaratılmasını istemesi ziyâdesiyle izâhat getiriyor meseleye. Hz.Âdem’den beri insan neylesin insansız?
Yarım bırakmışlığımla zihnimde sık sık yer bulan kitaplarım, filmlerim oldu. Bitirdiğim kitap ve filmler bir müddet sonra silinip giderken, onlar hep aklımı kurcalayıp duruyor. İnsan hafızası bu kadar tehlikeli olabiliyorken yarım kalmış hikâyenin kahramanı bizsek ne olacak? Hikâyemizden isteyerek ya da istemeyerek ayrılan insanlar varsa kardeşimiz, dostumuz, sevdiklerimiz… Ya da bizzat biz hikâyeyi, onları yarım bırakarak sonlandırmışsak ne olacak?
Bir soruya cevap bulmaya çalışırken ardı sıra her şey bir probleme dönüşüp cevabını arayabilir.
”Uyuma sabahı bekle,” diye fısıldayan gökyüzü, sanırım seni dinleyeceğim.